Marc Augé'ye göre Yokyerler, öznel bir kimliğe ve tarihsel bir kökene sahip olmayan, gel-geç ve korunaklı yerlerdir. Her yerde bulunabilir, herkes için benzer şeyler ifade eder ancak özel bir anlamı yoktur. "Yer" kavramından farkı da burada yatar. "Yer"leri deneyimleriz, içselleştiririz. "Yer"ler bizim için özel anlamlar ifade eder. Daha rastlantısal ve çok daha sezgiseldir. Kendilerine ait kişilikleri, tarihleri ya da özellikleri bulunur. Toplumsal olarak önemsenen, şahsiyet atfedilen mekanlardır.
Öte yandan bu Yokyerlerin çok öznel bir bakış açısından ele alınması gerekmektedir çünkü eninde sonunda kişisel deneyimlere dayanarak çıkarsanabilecek bir tanımdır. Örnek olarak bir telefon kulübesini inceleyelim. Birçok kimse için özel bir mekan değil, gel-geç bir yerdir. Bu şekilde olması da gerekmektedir. Bu haliyle, tarihsel bağı bulunmayan, korunaklı, gel-geç olan telefon kulübesi birçoğumuz için yokyerdir. Ancak geceleri telefon kulübesinde uyuyan bir evsiz için telefon kulübesi çok başka anlamlar içermektedir ve o kişi için burası yokyerler sınıfına girmemektedir.
Başka bir örnek de havalimanları olabilir. Mesela havalimanı da birçoğumuz için bir yokyerdir ancak oranın çalışanları için bu geçerli değildir. Buna karşın, Atatürk Havalimanı, toplumsal belleğimize kazınmış bazı üzücü saldırılara ev sahipliği yapmasıyla bizim için artık yokyer olmaktan çıkıp bir kimlik kazanarak "yer" haline gelmiştir ve yıkılmasıyla beraber belleğimize kazınmış tarihi anılar da yıkılacaktır.
Benim Yokyer tanımlamam ise Marc Augé'nin öne sürdüğü "Yokyerler"den oldukça farklı bir yerde konumlanmaktadır. Yokyer benim için psikocoğrafi bir uzamdır ve bu haliyle tamamen deneyimlerden hareket edilerek vücut bulmuş, şahsiyetler ve bellekler karmasıdır. Mekanların auralarından kolajlanarak elde edilen ve dış dünyada tam olarak deneyimlenemeyecek sezgisel mekanlardır. Bu noktada benim tanımladığım Yokyer'in; "Yer"lerin auralarından oluştuğunu söylemek yanlış olmaz.
Yokyer'i Fransızca'ya "Nul-lieu" olarak çevirdim. Bu haliyle Türkçe'de "hiçyer" gibi bir anlama denk düşmekte ancak düşünceyi apaçık olarak ifade ettiğini düşündüğüm için kullanmak istemediğim bir kalıp. Fransızca'da bu şekilde kullanmamın sebebi ise "Non-lieu"nün Türkçe'deki kadar mecaz anlam içermemesi ve "Nul-lieu"nün buna daha çok yaklaşıyor olmasıdır.
Özetle, Yokyer bir "yer"dir ve mecazi anlamlar bütünüdür; varlığa işaret etmektedir. Yokyer, hiçyer, hiçleşmiş yerdir. Kent içerisindeki gündelik hareketlerimiz esnasında, kenarda köşede gözümüze ilişen ve bilinç dışımıza yerleşen görüntü parçalarıyla kenti algılama biçimimizi (psikocoğrafyamızı) etkileyen ancak görmezden gelmeye ve bilinç dışına itmeye meyilli olduğumuz alanları içinde barındırmaktadır.
Sonuç olarak Marc Augé'nin kavramsal "Yokyerler"iyle benim mecazî anlamlarıyla ele aldığım Yokyer arasında bir ilişki bulunmamaktadır.
Referanslar
Augé, Marc, 1992. Non-lieux. Introduction à une anthropologie de la surmodernité. Paris, Le Seuil.
Ötkünç, Arbil, 2017. "Yok-Yerler." https://www.youtube.com/watch?v=WQdqoNxVM3A
Debord, Guy, 1955. Introduction à une critique de la géographie urbaine . Les lèvres nues n° 6, Bruxelles. https://www.larevuedesressources.org/introduction-a-une-critique-de-la-geographie-urbaine,033.html
Comments